Anaforizmalar

Olduğu kadar anaforlu aforizmalar. Zamanla gelişen metin. Maalesef en yeniler en allta. Belki birgün sırayı ters yaparım, böylelikle işaret parmakları yorulmaz.

The title of this page is for instance “An aphorism”.

Bir işe başlamak yolun yarısını katetmiş olmak falan değildir; başlamak denen yolun tamamının katedilmesidir.

Unparticle physics is a funny name. A much funnier one could be particle unphysics.

Suya sabuna dokunmayanın elleri temiz midir?

“Hızlı yaşayan genç ölür” birazcık olsun yaşamayanların avuntusu değil midir?

Ancak e, v, r, i, ve m yanyana geldiğinde diyalektiğin d’si yardıma koşar.

Dindirimin dindirimidir.

Many simple ideas can be far reaching; it all depends on your arm length.

Delilik kalıtsaldır. Çocuklarınızdan geçer. (bir yerde okumuştum)

Difficile est saturam non scribere. (Iuvenalis)

Most of the things Popper popped were pop.[1]

Doctus cum libro bir zamanlar bir hakaretti.

Her fikir, yanında oldukça sıkıcı idealizmleri ve bunlardan beslenen mikrofaşizmleri ile birlikte gelir.[2]

Günümüzde herşey küçülüyor. Habu faşizm nanofaşizm.

Electron-Positron-Photons; dialectics of quantum electromagnetism [3].

Bilinen birçok cennet tasviri sönmüş cehennemlerden bahseder. (Ya galiba Borges)

Değişime direnen öğretilerin karşısına her zaman bunların piri yani hiç değişmeyen öğreti çıkar ve onları alaşağı eder. Haklıdır da bir bakıma.

Yalan evrenselleştiği zaman hakikati söylemek devrimci bir eylemdir. (Orwell).

Her akla tasa Heraklitos.

Rüzgarda en önde savrulanlara lider demek doğru olmaz.

Bardağınızı ağzına kadar doldurmayın, mutlaka içi boş diyecek bir aklı evvel çıkar.

Hasta Siempre, hastasiyem bre. (Sanki anonim)

Vir prudens non contra ventum mingit, modo contra ventum navigat.

Apaçık fikirler sevilmez. (Stanislaw Lec)

Keşke cesur düşünce, cesur eylemden öne geçse. (Stanislaw Lec)

I am at a loss to reconcile the expensive and glossy production values of this book with the breathtaking inanity of the content. (Richard Dawkins)

Evrime inanmayan biyolog diye bir kavramın normal karşılandığı bir ortamda tası tarağı toplayıp, yelkeni direğe çekip, balıkçı olmak yargılanamaz.

Gerekirse, muhteşem bir dürüstlükle kendine yeniden başla. (Henri Barbusse)

EMERGENCE; this relatively new and sexy term in physics is nothing but a rule of dialectical materialism.

Duvara çarpmadan kim olduğunu bilemezsin. (Etgar Keret)[4]

Para, kutsal kitap satıp içindekilerle çelişen metalar almanızı mümkün kılan şeydir.[5]

Para hiç tüketilemeyendir. Midir?

Göze almak, birçok şeyi sevmektir.[6]

Kelimeler güçlüdür ama nihayetinde insanı insan öldürür.

We should bury the dead with enough coins for their course
  Closure is a luxury and more than often a curse.     (Kenneth Longliner)

The whole problem with the world is that fools and fanatics are always so certain of themselves, but wiser people so full of doubts. (Bertrand Russell)

Ancak tüme varırsan tümden gelebilirsin.

Tümdengelim sınavından kaçan tümevarım bir hiçtir.

Si un hombre nunca se contradice, sera porque nunca dice nada. (Miguel de Unamuno)

İnsan gibi ölmek istediğinizde buna izin vermeyen bir sistemin, insan gibi yaşama sorunsalı ile ilgileneceğini düşünmek, bu sistem temelde sadece ölümü yüceltebildiğinden, saçmadır.

Superluminal does not necessarily mean non null.

… and under every deep a lower deep opens.(Emerson)

Herkes hakem olduğunda oyun biter.

γραφεων οδος ευθεια και σκολιη. (‘Ηρακλειτος )

Never confuse movement with action. [7] (Ernest Hemingway)

Barmen şöyle bağırır “Kardeşim burda ışıktan hızlı parçacıklara servis yapmıyoruz.” Ardından bara bir nötrino girer.

İnsanın çalışmayı sürdürmesini,başarıları kadar engelleyen başka hiçbir şey yoktur. Başarılar sürekli onaylanmayı ve aşılmayı gerektirirler. (Stanislaw Lec)

En ince ayrıntısına kadar düşünmek, yaratıcı özgürlügün kısıtlanması demektir. (Stanislaw Lec) -Babam hep “Mükemmel, iyinin düşmanıdır” der.

Bir fikri sınamak için en çekici yollardan biri onu kendi üstüne katlamaktır.

The more you become two, the more you become one. Because you become both.

What is professional suicide? It is one that lets you live!

Bir can verdi bize bin alır. Gideriz gözümüz arkada kalır. (Bedri Rahmi)

Yeni insan silahı kendine çeviren olacak.

Her yeni doktora atılan bir el zardır.

Sakının işiyle özdeşleşenden ve kendini tek başına kuramayanlardan. Kendiyle açıkça dalga geçenlerden oluşacak gelecek zaman.

After all the pains men looked each other. And down with the guilty went the penitent. (Kenneth Longliner)

Ara tür, ara tür. Ara dur, ara dur. [8]

Sakın faşizm diğerlerini fazla dikkate almadan, metni okumayıp formüller üzerinden zıplayarak onbirinci teze gelip kafayı yeme durumu olmasın?

Gençtim baktım bize gözünü dikmiş Dinçerler, zaman geçti sandım hala etrafımızda Dinçer’ler.

Fınans Kapital sülüğün üzerindeki sülük gibidir.

Il faut d’abord durer. (Bu Fransız deyişini Hemingway çok severmiş ve sık sık söylermiş. Kendim bir ekleme yapamadan edemedim. Aşağıda…)

If faut d’abord du riz!

Çekirge yakalanmasının sebebinin en son sıçrayışı olduğunu düşünür.

Notlar

[1] Aslında bu sözde ciddi haksızlıklar var. Ama bazı kimselerin öne sürdüğü saçma ama can alıcı sözler üzerinden düşünürsek “söylemeden edemedim” demekten başka bir şey yapamam. Mesela Wilson’un “Wonderful theory, wrong species” sözü gibi, ona göre Marksizm karıncalara uygunmuş. Saçma değil mi? Hem de çok. Ama bence bu tür sözler fikir parçacıları oluşturduklarından önemli. Çünkü bazen bakış açısı sağlıyorlar. Popper hakkında (hem de Popper üstadı hiç ama hiç olmamama rağmen) söylemeden edemediğim bu cümle için bazı eleştiriler aldım. Bu not da bir tür özür olsun.

[2] Bu anaforizmayı yazdıktan kısa bir süre sonra Arno Gruen’in daha önce okumuş olduğum bir kitabını tekrar karıştırırken altını çizdiğim bir pasaja denk geldim. Gruen, Walter Benjamin’in faşizmin bir ideoloji olmadığını ama ideolojileri kullandığını anlamış olduğunu savlıyordu. Anlaşılan kendi icat ettiğimi düşündüğüm bu fikirciğin filizi bu pasaja dayanıyor. Kim bilebilir? Belki yüz yıl sonra doktora tezleri kitapların dipnotlarını eşeliyor olacak. Herşeyi kaydederek birbirimize yaratı baskısı kuruyoruz denilebilir mi? Biri birşeyi neden yazar? Neyse bu bir dipnot.

[3] Bu aslında göründüğünden biraz daha enteresan. Diyalektiğin sıkıcı ve sıradan tez-antitez-sentez anlayışına indirgenmesine gönderme yapıyor bu doğru. Böyle formülasyonlar kısırlık içerir. Yine de şu var : doğada elekrtron-pozitron-foton etkileşmesi gerçek parçacıklar seviyesinde yoktur. Yani gerçek elektron gerçek bir pozitron ile birbirini yok edip gerçek bir foton yayamaz; en az iki gerçek foton yaymalıdır. Şahsen iki foton çıkmasını ve buradan aynı tez-antitez ikilisinin değişik sentezlere yol açabileceği gözleminin yapılabilmesini beğeniyorum. Dahası bu oluşan iki foton zıt yönlere doğru giderler (elektron-pozitron gidim merkezi gözlem çerçevesinde); Sanki bir sentez anti-sentez ilişkisi…Ama isteyenler bu örnekten soyutlayıp, fizikteki diyalektiğe bir örnek olarak madda-antimadde-enerji sürecinden bahsedebilirler. Ve böyle detaylarla da uğraşmazlar.

[4] Ekleyeyim; dibe vurmadan dostlarını tanıyamazsın. Bu durumda en iyisi dibe köşeye vurmak oluyor. Hem kendini hem de etrafını tanımak için.

[5] Bir takas ekonomisinde bu pek zor olabilirdi.

[6] Geçen gün arkadaşlar sahil kenarında söylerken o eski Yeni Türkü şarkısını, aklıma geldi; kafası üstünde duruyordu kavram. Sadece ayakları üstüne doğrulttum.

[7] Gerçekten garip. Sanırım Hemingway yaşayıp “birşey yapamıyorsan, yerinde zıplayacaksın” diyenleri izleyenlerin kısmi ama yine de etkili sayılabilecek başarısını görseydi yine intihar ederdi. Çünkü yine Hemingway’e göre “All thinking men are atheists”.

[8] Ara tür maalesef iki felsefe arasında sıkışıp kalanların üstüne titrediği bir kavramdır. Sordukları soruya en basit yanıt “Aradığınız ara tür sizsiniz” olmalı.

Yorum bırakın